Bazen bir tabloya bakarken veya bir kitap okurken, yazara “şaheser”ini yazarken hangi maddeleri kullandığını sormak istersiniz. Ancak halüsinasyonlardan ilham alan gerçek sanat şaheserleri var. İşte onların listesi.
7. Harlequin Karnavalı, Joan Miró
Katalan sanatçı Joan Miró için “sanatçının aç olması gerekir” sözü boş bir söz değil, acı bir gerçekti. Maddi zorluklar yaşadığı için sık sık akşam yemeği yemeden yatardı.
"Açlığın neden olduğu halüsinasyonları aktarmaya çalıştım. Gerçeküstücülerin sık sık yaptığı gibi rüyalarımda gördüklerimi değil, açlığa neyin sebep olduğunu anlattım: (bu) bir tür trans", dedi Miro kendisi hakkında.
Bu aç halüsinasyonlar, Harlequin'in Karnavalı da dahil olmak üzere birçok tabloya yansıyor. Rastgele nesnelerin görünüşteki karışıklığı, Miró'nun hazırlık eskizlerinin de kanıtladığı gibi, aslında dikkatli bir kompozisyonun meyvesidir.
6. Sonsuzluk Aynalı Oda, Yayoi Kusama
Bu Japon sanatçının çalışmaları, grafik, renkli ve biraz da fütürist görüntülerle karakterize edilen, soyut dışavurumculuk ile kavramsal sanatın bir karışımıdır.
Kusama'nın en ünlü eserlerinden biri aynalı odalardır (bunlardan 20'den fazlası vardır). Bu mekanların her biri izleyicinin tekrarlanan bir görüntünün sonsuzluğunda kimliğini ve benlik duygusunu kaybetmesine olanak tanıyor. Girişin önünde aynalı odada bulunmanın epilepsi veya zihinsel bozuklukları olan kişilere zarar verebileceğine dair uyarı levhalarının bulunması boşuna değil.
Çocukken Kusama, annesi tarafından fiziksel olarak istismar edilmiş, bu da halüsinasyonlara ve intihar düşüncelerine yol açmıştı. Desenlerin hareket ettiğini, çoğaldığını ve sonunda kendisini tükettiğini algıladı; bu, Kusama'nın "kendini yok etme" adını verdiği bir süreçtir. Vizyonlarını çizmeye başladı ve yaratıcılığın kaygısını kontrol etmesine ve ciddi psikolojik çalkantılardan kurtulmasına yardımcı olduğuna inanıyor.
“Sanat olmasaydı çoktan intihar ederdim” sanatçı tekrarlamayı seviyor.
Kusama'nın sanatı, resimlerinin milyonlarca dolara satılmasıyla büyük ilgi görüyor. Örneğin “Beyaz No. 28” adlı eser 7,1 milyon dolara satıldı.
5. Bir Noel Şarkısı, Charles Dickens
İngiliz yazar Charles Dickens (1812-1879), uyanıklıktan uykuya geçiş sırasında geçici algısal deneyimler olan hipnagojik halüsinasyonlar yaşadı. Ayrıca uykusuzluktan da acı çekiyordu.
Karakterleri uykusuzluk, hipnagojik halüsinasyonlar, uyku felci ve kabuslar gibi benzer koşullar yaşıyor. Bu tür halüsinasyonların bir örneği, Ebenezer Scrooge'un hayaletler tarafından ziyaret edildiği ve kahramanın bunun bir rüya mı yoksa gerçek mi olduğundan emin olmadığı Bir Noel Şarkısı'nda bulunabilir.
4. Bulantı, Jean-Paul Sartre
1935 yılında Fransız varoluşçu filozof, yazar ve oyun yazarı Jean-Paul Sartre özel bir yolculuğa çıkmaya karar verdi. Arkadaşı doktor Daniel Lagache'yi, o zamanlar alkolizm ve depresyon tedavisinde kullanılan psychedelic ilaç meskalini kendisine enjekte etmeye ikna etti.
Sonuç olarak Sartre “kötü bir yolculuk” yaşadı. Tuhaf, korkutucu kabuklular onu takip etmeye başladı ve sıradan nesneler hayvanlara dönüştü, örneğin bir saat baykuşa, bir şemsiye akbabaya dönüştü.
Sartre'ın macerası ruhsal bir çöküntüyle sonuçlandı. Bundan sonra yazar, kendisini kovalayan yengeçlerin yalnızlık korkusunu simgelediğini fark etti.
Sartre'ın 1938 tarihli Bulantı romanında ana karakterin rüyasında böceklerle ve yengeçle yürüyen hayvanlarla dolu bir bahçede mahsur kaldığını gördüğü bir sahne vardır.
3. Gulliver'in Gezileri, Jonathan Swift
Hayatının son üç yılında Swift (1667-1745), bilişsel değişiklikler, hafıza kaybı, kişilik değişiklikleri, dil bozuklukları ve yüz felci gibi Meniere hastalığına benzer semptomlar yaşadı.
Swift'in çalışmalarını inceleyen bazı akademisyenler, romandaki Brobdingnag'ın dev sakinlerinin ve Lilliput'un minik sakinlerinin Swift'in kendi görsel halüsinasyonlarına dayandığına inanıyor.
2. Dünyevi Zevkler Bahçesi, Hieronymus Bosch
"Dünyevi Zevkler Bahçesi"ni gören herkes muhtemelen Hieronymus Bosch'un ateşli dini inançları dışında ona böyle bir resim yaratma konusunda neyin ilham verdiğini merak etmiştir.
Bosch'un yaratımının tuhaf olduğunu söylemek, bu üçlemeyi son derece ılımlı bir şekilde anlatmak olacaktır. Garip mimari, kısmen çiçekli, kısmen taş; melez yaratıklar; akrobatik veya cinsel eylemler gerçekleştiren çıplak erkek ve kadınlar; Ata binen insanlar, develer, katırlar, domuzlar, boğalar ve tek boynuzlu atlar, şehvetle dolu bir dünyevi cennetin sahnelerini tasvir eden üç parçanın orta panelindeki gerçeküstü görüntülerden sadece birkaçı. Sağ panelde cehennemin daha da korkunç tasvirlerinin önünde yer alıyorlar.
Roger Blanch, Halüsinasyon Hieronymus Bosch kitabının yazarı: Charles Bonnet Sendromu mu? Bosch'un görüntülerinin "aklı başında halüsinasyonlar" olarak da bilinen Charles Bonnet sendromu bölümleriyle ilişkili olma olasılığını kısaca değerlendiriyor.
Blanch'a göre sanatçının eserlerini tuvale aktarılan halüsinasyonlar olarak görmek için nedenler var.
1. Çığlık, Edvard Munch
Edvard Munch (1863-1944) görsel ve işitsel halüsinasyonlardan acı çekti ve 1908'de bir akıl hastanesine yatırıldı.
Munch, rahatsız edici olsa da ünlü tablosu The Scream'in (1893) kökenini şöyle açıklıyor: "İki arkadaşımla yolda yürüyordum. Sonra güneş battı. Gökyüzü aniden kan kırmızısına döndü ve melankoliye benzer bir şey hissettim. Korkuluklara yaslanarak durdum, çok yorgundum. Mavi-siyah fiyordun ve şehrin üzerinde damlayan, guruldayan kan bulutları asılıydı. Arkadaşlarım tekrar yola koyuldu. Göğsümde açık bir yarayla orada korkuyla durdum. Bitmek bilmeyen bir çığlık doğayı deldi"
Görünen görsel halüsinasyon, Munch tarafından yaratıcı bir şekilde bir sanat eserine dönüştürüldü. Bu çalışma 18 ay sürdü.
Оставить Комментарий